Inside oyun incelemesinde bulunan tüm düşünceler, oyun dünyasının içinde olan ve oyunlara hakim olan bir yazar arkadaşımız tarafından yazılmıştır. Keyifli okumalar dilerim;
Gerçekten söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Çok garip ve bir o kadar da açıklaması olmayan bir deneyimdi. Oyuna ilk başlarken kafamdaki en büyük soru oyundan ne kadar zevk alacağımdı. Benim bu türde ki oyunlarla aram pek yok. Sebebi de Küçükken oynadığım sürekli peşimizde koşan bir düşmana sahip olan korku ve bulmaca oyunlarından çok bıkmamdı.
Bu tarz oyunların çoğunda hikâye anlatımının olmamasıydı. Eğer oyunun ambiyansını, bulmacalarını ve gerilim hissini yeteri kadar iyi veremezse basit bir bulmaca oyunundan farklı kalmaz. Çünkü hikâye anlatımı yoktur, hikayeyi haritadaki detaylardan ve yan karakterlerin konuşmalarından anlamaya çalışırsınız. Bu dünyada yabancı olan ana karakterimiz değil biz olduğunu unutmamamız gerekir. İnside da başlarken aklımda bu tarz sorular vardı.
Kendimi oyunun incelemelerinden genellikle uzak tutmuş ve deneyim etmek istiyordum. Sebebi de incelemelerine gerçekten değer verdiğim insanların bu oyunu beğenmesiydi. Belki de arama soğukluk giren benzer türde bir oyuna geri dönmeme vesile olacaktı bu oyun. Öylede oldu ama tam olarak değil. Hayla o tarz oyunlardan sıkılıyorum ama hepsinden değil (İnside, Limbo ve Little Nightmares ile aram iyi).
Inside Hikayesi Nasıldı?
İnside söylediğim gibi sözcükler ve diyaloglar ile hikayeyi anlatmıyor. Daha oyunun ilk saniyesinden haritadan ve düşmanların size olan tavrından, geze geze gördüğünüz yerlerden ve bulmacalardan oyunun dünyası hakkında bilgi ediniyorsunuz.
Benim hikaye hakkında anladığımsa bir deney yapılacak bizde onu durduruyoruz galiba oldu. Gerçekten oyun hiçbir şey anlatmamasına rağmen oyunun ambiyansı o kadar iyi veriyor ki ister istemez hikaye hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsunuz. Oyunda yapılan deneyler hakkında olsun, bizi kovalayan karakterlerin, bizi neden kovaladığı hakkında olsun her şey hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsunuz.
Beyin kontrol ile insanları hareket ettirdiğinizde bunun nasıl mümkün olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü oyun bunu o kadar iyi yapıyor ki ister istemez merak ediyorsunuz. Eğer oyunu deneyim ederseniz sizde dediklerimi anlayacaksınız.
Inside Oynanışı nasıldı?
Geldik oyunun en can alıcı noktasına. Daha öncede söylediğim gibi benim tek bir mantık üzerinde ilerleyen oyunlar ile pek aram yok. Ama İnside bulmacaları oyunun hikayesine o kadar iyi entegre etmiş ki hatırladığım tek şey başlangıçta oturmam ve ardından oyunun jenerik ekranı.
Oyun bulmacaları ile beraber çok iyi ilerliyor. Bulmacalar anlaşılmayacak kadar zor ve mantıksız değil. Önünüze durmadan bulmaca atıp bıkkınlık seviyesine de getirmiyor. Arada parkur mekanikleri ve zamanlamanızı test eden mekaniklerle beraber çok daha tatlı ve hoş hale geliyor.
Oyun bölüm bölüm ilerlediğinden her defasında farklı bir ambiyans ve farklı bir amaç doğrultusunda ilerliyorsunuz ve buda oyuna tat katıyor. Bu incelemeye tadımlık dememin sebebi de aslında inceleyebileceğim fazla bir konusu olmaması. Ama oyun o kadar iyi ki değinmeden geçmek istemedim.
Eğer ambiyanslı bulmaca oyunları seviyorsanız İnside sizin için kaçmaz bir nimet. İnside dan sonra limbo ve Little Nightmares de şans vermenizi kesinlikle öneririm.